Quantcast
Channel: Tarih Makaleleri » Din ve İnanç
Viewing all articles
Browse latest Browse all 9

Şeyhülislam

$
0
0

Osmanlı  İmparatorluğu’nda,sadrazamdan sonra gelen ikinci büyük görevli. Bu müessese, bu adla XV. yüzyılın başlarında kurulmuştur. Bu tarihte, imparatorluğun en büyük müftüsüne şeyhülislam denmiştir. 1453′ten itibaren İstanbul Müftüsü, bu adı taşımaya  başlamıştır.  Onun için  şeyhülislâmlara sonraları da müftî efendi ve müftî’l-enâm denmiştir. Şeyhülislâmın yüksek görevi, fetva vermekti. İcrada, adalet ve eğitim kuruluşlarının başında bulunan ise, kazaskerdi. Protokolde kazasker, şeyhülislâmdan önce geliyordu. Şeyhülislâmın kazaskerden önce gelmesi, sadrazamdan sonra devletin ikinci görevlisi haline yükselmesi, XVI. yüzyılın başlarında Zenbilli Ali Efendi iledir. Kesin şekilde Ebussûud Efendi ile bu durum ortaya çıkmıştır.

Tanzimat’tan sonra eğitim ve adalet işleri yavaş yavaş şeyhülislâmın yetkisinden alınarak adliye ve maarif nezâretleri kurulmuştur. Fakat protokolde, sadrazamla eşit ve sırada ondan sonra gelmiş, bu durum 1922 sonuna kadar devam etmiştir.

Şeyhülislâma mahsus meşihat rütbesi, sadareti taşıyanlara ait sadaret rütbesine eşitti ve rütbeler, müşir-vezir-kazasker rütbelerinin üzerindeydi. Yalnız 3 kişi şeyhülislâm olmadan meşihat rütbesini almıştır. II. Osman’ın hocası Ömer Efendi ki hiç şeyhülislâm olmamıştır, Karaçelebizâde Abdülazîz Efendi daha sonra şeyhülislâm olmuştur ve şeyhülislâm Erzurumlu Feyzullah Efendi’nin büyük oğlu Fethullah Efendi de, şeyhülislâm olamamış, babası ile beraber öldürülmüştür. Bu istisnaî 3 meşihat payesinin verilmesi, XVII. yüzyılda olmuştur.

Meşihat rütbesi, şeyhülislâmlıkla vardı. Şeyhülislâmlıktan alman kimsenin rütbesi, yine Rumeli kazaskeri olurdu.

Şeyhülislâmlar içlerinde değerli bilginler, sanat ve fikir adamları yetişmiştir. Yahya, Bahâî, Arif Hikmet efendiler gibi büyük şairler, Es’ad Efendi gibi. büyük bestekârlar ve sözlük bilginleri, tarihçiler, hukukçular ve büyük devlet adamları vardı. Pek çoğu değerli eserler vermiş bilginlerdir

Bütün ilmiye sınıfı gibi, onun başında olan şeyhülislâma  da  idam cezası uygulanmazdı.  Ayrıca-1589, hatta 1601 yılına kadar azledilememişlerdir.Göreve getirildikten sonra, ölünceye kadar orada kalırlardı.

Yalnız üç şeyhülislâm öldürülmüş veya idam edilmiştir. Bunlar da 1634′de IV. Murat’ın idam ettirdiği Hüseyin Efendi, 1656′da Mes’ûd Efendi ve 1703 Edirne Vakası’nda Feyzullah Efendi’dir.

Hür düşünceyle, hukuk ve devlet menfaatinin üstünlüğü karşısında hiçbir şeyden çekinmeksizin hükmetmesi için büyük yetkiler verilmişti. Padişahların bazı hareketlerinin, Şer-i Şerife uygunluğu için onlardan fetva istemeleri, nüfuzlarını arttırıyordu.

Tanzimat’a kadar şeyhülislâm, Dîvân-ı Hümâyûn üyesi değildi. Çünkü kendi başına karar verecek bir durumdaydı. Oturduğu sarayda küçük bir divan toplardı. Dîvân’da sadrazamın emrine giremeyecek derecede önemli bir şahsiyetti. Bununla birlikte tayin ve azil yetkileri padişahın mutlak vekili sayılan sadrazamın elinde bulunuyordu. En azından tasvip ve tasdiki alınırdı.

Tanzimat’ta ise şeyhülislâm kabine üyesi ol Protokolde, hemen sadrazamdan sonra ve bütün zırlardan, hatta sadaret rütbesine verilen Mısır veya hidivinden önce geliyordu. Padişah kendi istediğini şeyhülislâm tayin ederdi. Fakat daha çok Sadrazamın seçtiği Rumeli, payeli kişiyi şeyhülislâm pardı. Sadrazam, kendi anlaşabileceği bir kişiyi bu makama getirir ve padişaha tasdik ettirirdi.II. Meşrutiyet Kanun-ı Esasi’si, sadrazam gibi şeyhülislam seçimini de padişaha bırakmıştı (1908-1922)


Viewing all articles
Browse latest Browse all 9

Latest Images